Web Geliştirmenin Evrimi

Web geliştirmeye ilk kez ilgi duymaya başladığımda, teknoloji dünyasının en hızlı değişen alanlarından birine adım attığımı fark etmemiştim. Ancak derinleştikçe gördüm ki web geliştirme sadece web siteleri inşa etmekten ibaret değil — aslında tüm internetin zaman içindeki evrimini yansıtan bir alan.

Bu yazı, blogum compute.tr üzerindeki Web Geliştirme kategorisinin ilk yazısı olarak, web geliştirmenin nasıl başladığını, nasıl değiştiğini ve bugün neye dönüştüğünü birlikte incelemek için iyi bir fırsat.

İlk Dönemler: Statik Web

Web geliştirmenin resmi olarak 1990’ların başında HTML’in icadıyla başladığı kabul edilir. O zamanlar web, birbirine bağlı statik belgelerden oluşuyordu — düz yazı, belki birkaç görsel, ama hiçbir etkileşim yoktu. CSS yoktu. JavaScript yoktu. HTML yazılır, .html uzantısıyla kaydedilir, bir sunucuya yüklenir ve işlem tamamlanırdı. “Web 1.0” terimi tam olarak bu dönemi anlatır.

1996’da CSS’in gelişiyle işler biraz daha estetik bir hâl almaya başladı. Düzenler daha temiz oldu, yazı tipleri özelleştirilebilir hâle geldi. Ama hâlâ her şey statikti. Web siteleri dijital broşürlerden fazlası değildi.

JavaScript Oyunu Değiştiriyor

90’ların sonlarına doğru JavaScript geldi — ve web’e tamamen yeni bir boyut kazandırdı. Artık kullanıcı eylemlerine tepki verilebiliyordu: açılır pencereler, form doğrulama, görsel kaydırıcılar… JavaScript o dönemde çok yapılandırılmış değildi ama yepyeni bir kapı araladı. Aynı dönemde Flash gibi araçlar da animasyonlar ve zengin içerik için kullanıldı, ancak güvenlik ve performans sorunları nedeniyle zamanla gözden düştü.

AJAX’tan Framework’lere

2000’li yılların ortalarına doğru AJAX kavramı sahneye çıktı ve büyük bir değişim getirdi. Artık bir sayfanın sadece bir kısmını güncellemek mümkün hale geldi; tüm sayfayı yeniden yüklemeye gerek yoktu. Gmail bu yaklaşımın ne kadar güçlü olabileceğini gösteren ilk örneklerden biriydi.

Bu dönemde jQuery gibi kütüphaneler de popülerlik kazandı; tarayıcı uyumsuzluklarını azaltmak ve DOM ile çalışmayı kolaylaştırmak için devreye girdiler. Ardından sahneye framework’ler çıktı: AngularJS, React, Vue… Ve her şey bir kez daha değişti.

Artık “sayfalar” değil, “bileşenler” yazıyorduk. Geliştirme süreci; durum yönetimi, reaktif yapı ve performans gibi kavramlara odaklanmaya başladı. Frontend ve backend birbirinden ayrıştı, “headless CMS” ve “API-first mimari” gibi kavramlar hayatımıza girdi.

Bugünün Web Geliştirmesi

Günümüzde web geliştirme katman katman bir yapıya dönüştü. HTML, CSS ve JavaScript hâlâ temel teknolojiler, ancak artık birçok soyutlama katmanının altında yer alıyorlar. Vite, Webpack gibi yapı araçlarıyla çalışıyor, daha güvenli kod yazmak için TypeScript kullanıyor, projeleri Vercel veya Netlify gibi platformlara dağıtıyoruz.

Mobil uyumluluk artık bir “özellik” değil, standart. Erişilebilirlik isteğe bağlı değil, sorumluluk. SEO, ilk satırdan itibaren kodun içine yerleşmiş durumda.

Hatta yapay zeka bile yavaş yavaş bu sürece dâhil oluyor — sadece GitHub Copilot gibi araçlarla değil, aynı zamanda içerik kişiselleştirme ya da daha akıllı arayüzler inşa etme noktasında da.

Peki Sırada Ne Var?

Web geliştirme statik sayfalardan buraya kadar geldi — ve gelişim hızı azalmıyor. WebAssembly, edge computing, yapay zekâ destekli geliştirme gibi teknolojilerle birlikte, tarayıcının neler yapabileceği konusunda hâlâ daha yolun başındayız diyebiliriz.

Blogum [Blog Adın] üzerinde bu yazı, yalnızca bir kategorinin ilk yazısı değil; aynı zamanda geçmişimize bakıp geleceğe dair konuşabileceğimiz bir başlangıç noktası. İster yeni başlıyor ol, ister modern web geliştirmede deneyim kazanmış biri ol, bu yazı dizisinin sana bir şeyler düşündürmesini, seni yakalamasını ve belki de heyecanlandırmasını umuyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir